Batı ve Medeniyet
Garblılar böyle midir? Îmânları, ahlâkları şüphesiz böyle değildir. Hele İkinci Cihan Harbînden sonra, sayıları artan sapık fikirli, âdî ruhlu insanlar başkalarını da bozmaktadırlar. Fakat yukarıda yazdığımız gibi olmaya ve sapık fikirlileri terbiye etmeye çalışmaktadırlar. Zâhirî temizliklerine gelince, İslâm dininin emrettiği temizliği tatbîk ediyorlar. Ba'zı sokaklarda tek çöp parçası yoktur. Parklar bir çiçek deryâsı hâlindedir. Her taraf, her dükkân, herkes ve görünüşleri tertemizdir.
Şimdi Kur'ân-ı kerîmin, İslâm dininin bize emrettiği şeylere bakalım. Bunlar bize ahlâkımızı, bedenimizi ve kullandığımız şeyleri temizlemeyi emrediyor. O hâlde demek oluyor ki, hakîkî medeniyet esâsları bizim dinimizde bulunmaktadır ve Orta Çağdaki İslâm medeniyeti ancak bu sâyede meydana gelmiştir.
Şimdi milletimiz ne yapıyor? İslâmiyet iyi bilinmediği için, unutturulduğu için, her şeyden evvel tembeldir. Allahü teâlânın emîr ve yasaklarına pek önem vermez. Zevke düşkündür. Çabuk yorulur. Adam sendecidir. Bir binâ yapar, ta'mirine üşenir. Az çalışıp çok kazanmak ister. Bir işe başladıktan biraz sonra gevşer. Bulgarlar "İşe Türk gibi başla, Bulgar gibi bitir!" derler. Memleketimizdeki, dedelerimizden kalma, mu'azzam san'at eserleri bakımsızlık ve ta'mîrsizlikten dolayı harâb olmaktadır.
Önce, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri doğru îmânın ne olduğunu öğrenelim. Sonra, bu öğrendiğimize uygun olarak inanalım. Îmânı bozuk olan, Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavuşamaz. O'nun rahmetinden, yardımından mahrûm kalır. Râhatı, huzûru bulamaz.
Îmânımızı düzelttikten sonra, ahlâkımızı da düzeltmek, İslâmiyyete sımsıkı sarılmak yâni Allahü teâlânın ve Peygamberimizin emîrlerine ve yasaklarına uymak, kalblerimizi temizliyerek, nefslerimizi ve sıhhatimizi ıslâh etmek lâzımdır. Böyle yapanların kalbi, hep iyilik yapmak ister. Kötülük yapmak hâtırına bile gelmez.
Rûh ve kalb temiz ve beden kuvvetli olunca, el ele vererek kardeşçe ve son derece dürüst olarak çalışmak kolay olur. Din düşmanlarının, münâfıkların ve mezhebsizlerin sözlerine, propagandalarına aldanmamalıdır. Eğer böyle hakîkî müslüman olur ve fâideli işler yaparsak, Kur'ân-ı kerîmin Tîn sûresinde beyân buyurulduğu gibi, Allahü teâlâ bizden râzı olur, bize yardım eder. Eğer îmânımızı düzeltmez ve Muhammed aleyhisselâmın dinine uymaz ve hayırlı iş görmez, sapık, bozuk inanışlar uğruna döğüşür veya kendi şahsî menfâatlerimiz için gayrı meşrû' yollara saparsak, Allah bizi aşağıların aşağısı yapar.