Haylazlar Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Hoşgeldiniz, Misafir.
Son Ziyaretiniz: Çarş. Ara. 31, 1969
Toplam Mesajınız: 0
Son Üyemiz : https://haylazlarforum.yetkinforum.com/u23


 

AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Sözcükte Anlam

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
My Love...
Haylazcıx Admin :)
Haylazcıx Admin :)
My Love...


Kadın Mesaj Sayısı : 542
Doğum tarihi : 06/10/95
Yaş : 29
Nerden : oRDan ßuRDann
Lakap : Sarı
Ruh Hali : Sözcükte Anlam Acili10
Başarı Puanı :
Sözcükte Anlam Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Sözcükte Anlam Right_bar_bleue

Seviye :
Sözcükte Anlam Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Sözcükte Anlam Right_bar_bleue

İleti : SaRııll $eqR !!
Kayıt tarihi : 10/08/08

Sözcükte Anlam Empty
MesajKonu: Sözcükte Anlam   Sözcükte Anlam Icon_minitimePerş. Tem. 02, 2009 3:57 am

Sözcükte Anlam

GENEL BİLGİLER


Sözcük, çoğu zaman, dilin kendi başına anlamı olan en küçük parçası, diye tanımlanır. Ağaç, hayal, dost gibi sözcükler buna örnektir. Bazı sözcükler ise tek başına anlam taşımayıp diğer sözcüklerle bir araya geldiğinde belli bir anlam ifade eder: için, gibi, göre vs.






ÖSS’de sözcük anlamına dayalı sorular değişik soru biçimleriyle karşımıza çıkar. Kimileri “Aşağıdakilerden hangisinde altı çizili sözcük mecaz anlamıyla kullanılmıştır?” gibi bilgiye dayalı olduğu halde, kimileri “Aşağıdakilerden hangisinde “gün” sözü ötekilerden farklı anlamda kullanılmıştır?” gibi sözcüğün cümle içindeki yorumuyla ilgilidir. Hatta yoruma dayalı sorular sözcük anlamıyla ilgili soruların çoğunu oluşturur.


GERÇEK, MECAZ VE YAN (YAKIŞTIRMA) ANLAM


Gerçek anlam, bir sözcüğün temel anlamıdır; buna sözcüğün ilk akla gelen anlamı ya da sözlükteki ilk anlamı da denir. Bir sözcüğün diğer anlamları gerçek anlamından yola çıkılarak oluşturulmuştur. Örneğin “Burun” dendiğinde aklımıza ilk gelen, insanın bir organıdır. Öyleyse; “Burnundaki benler onu öyle tatlı gösteriyordu ki…” cümlesindeki “burun” sözü insanın bir organı anlamında olduğundan gerçek anlamında kullanılmıştır. Ancak aynı söz; “Bugünlerde burnu büyüdü kimseleri gözü görmüyor.” cümlesinde insanın bir organı anlamını vermekten çok uzaktır. Temelde bu, gerçek anlamdan doğmuş ancak tamamen farklı bir özellik kazanmıştır.






İşte sözcüğün gerçek anlamından tamamen uzaklaşarak kazandığı bu anlama mecaz anlam diyoruz.






Bir de sözün, çoğu kaynağın mecaz anlama dahil ettiği ancak mecaz anlamdan biraz farklı olması yönüyle yan anlam ya da yakıştırma diye de anılan bir anlamı vardır. Yukarıda verdiğimiz “burun” sözünü “Ayakkabımı biraz küçük almışım; burnu ayağımı sıkıyor.” cümlesinde ele alalım. Buradaki “burun” sözü gerçek anlamda değildir; çünkü “insanın bir organı” ifadesini taşımıyor. Tam olarak mecaz anlama da girmez; çünkü temelde gerçek anlamla yakın bir ilgisi vardır. Ayakkabının o kısmına burun denmesinin nedeni insanın burnuna konum itibariyle benzemesindendir. İşte sözcüğün, gerçek anlamında karşıladığı varlığa şekil benzerliğinden dolayı başka bir varlığa verilmesine yan anlam ya da yakıştırma denir.


SOMUT VE SOYUT ANLAM


Sözcükler varlıkları ve kavramları karşılar. Varlık, madde olarak bulunan yani duyu organlarıyla algılanabilen bir nitelik taşır. Örneğin; ağaç, yeşil, kalem gözle; soğuk, ıslak dokunmayla; ses, gürültü işitmeyle; koku koklamayla; acı, ekşi tatmayla algılanabilir. İşte duyu organlarımız yardımıyla algılayabildiğimiz bu sözcüklere somut anlamlı sözcükler denir.






Oysa üzüntü, sevgi, özlem, hasret, rüya gibi sözcükleri herhangi bir duyumuzla algılayamayız; bunların sadece kavram olarak var olduğunu kabul ederiz. İşte bu tür sözcüklere de soyut anlamlı sözcükler denir.






Bir sözcük her zaman somut olamayacağı gibi her zaman soyut da değildir. Bir cümlede somut olan sözcük başka bir cümlede soyut anlam taşıyabilir. Örneğin; “Bu iki çizgi arasındaki açı kırk beş derece vardır.” cümlesindeki “açı” sözcüğü ölçülebilen bir değer taşıdığından somut anlamlıdır. Aynı sözcük “ Sen bu sorunu hangi açıdan ele aldın?” cümlesinde, ölçülebilen bir değer olmaktan çıkmış, mecaz anlam kazanarak soyut bir kavramı karşılar duruma gelmiştir.


TERİM ANLAM


Herhangi bir bilim, sanat ya da meslekle ilgili özel bir kavramı karşılayan sözcüklere terim denir. Yeni bulunan bir kavram, yeni bir terimle karşılanabileceği gibi, günlük hayatta kullanılan bir sözcüğe özel bir anlam verilerek de karşılanabilir. Örneğin “ağız” sözü “Adamın ağzında diş kalmamış, hala genç gibi davranıyor.” cümlesinde gerçek anlamında ve günlük kullanımıyladır. Aynı söz “İstanbul’da büyümüş; ama Karadeniz ağzıyla konuşuyor.” cümlesinde dilbilgisinde bir tanım olan “yöresel konuşmalara dilde verilen karşılık” anlamına gelerek bir terim oluşturmuş. Ya da “Irmağın ağzı toprakla dolmuştu.” cümlesinde olduğu gibi “ırmağın denize karıştığı yer” anlamında kullanılarak coğrafi bir terim olmuştur.


EŞ ANLAM



Aynı kavramı karşılayan farklı sözcükler eş anlamlıdır. Örneğin “ayakkabı” sözü ile “kundura” sözü aynı nesneyi karşıladıkları için eş anlamlı sayılır. Ancak bir sözcük daima başka bir sözcükle eş anlamlı olmaz. Bazen aynı sözcük farklı cümlelerde eş ya da farklı anlamlar da taşıyabilir. Cümlenin gelişine göre eş anlamlılık durumu değişir. Örneğin; “Çocuğun kara gözleri, büyüleyiciydi.” cümlesindeki “kara” yerine “siyah” diyebiliriz. Ancak “Ah alnımın kara yazısı!” sözündeki “kara” yerine “siyah” getirilemez. Çünkü “kara” sözü cümlelerin ikisinde de farklı anlamlar veriyor. Dolayısıyla ikinci cümlede mecaz anlama geldiği için yerine “siyah” sözcüğünü getiremiyoruz.


KARŞIT (ZIT) ANLAM


Birbirine karşıt kavramları karşılayan sözcüklerdir. Karşıt anlamlı sözcükler iki zıt noktayı belirtirler. Örneğin; “güzel” sözcüğünün karşıtı “itici” olamaz çünkü iticilikte sevimsizlik anlamı da vardır. Oysa “güzel” sözü sevgiyi beraberinde ifade etmez. Bunun karşıtı ancak “çirkin”dir. Aynı durum eylemlerde de görülür. Örneğin; “sevmek” eyleminin karşıtı “sevmemek” değildir. Çünkü “sevmek” iyi bir duygunun varlığını bildirir. Sevmemekte ise bu duygunun bulunmadığı anlamı vardır. Oysa karşıtlıkta, olan duygunun tam karşıtı olmalıdır; bu da “nefret etmek”tir. Bu nedenle karşıtlıkla olumsuzluğun farkını görmek önemlidir.


DEYİM


En az iki sözcükten meydana gelen, sözcüklerden en az birisi mecaz anlamıyla kullanılan, cümlede eylem bildiren söz öbekleridir. Deyimi oluşturan sözcükler çoğu zaman kendi anlamlarından uzaklaşmış görülürler. Örneğin; “Haberi duyunca etekleri zil çaldı.” cümlesinde “etekleri zil çalmak” çok sevinmek anlamına gelen bir deyimdir. Ancak burada etek, zil, çalmak sözlerinin sevinmekle bir ilgisinin olmadığı açık.






Bazı deyimlerde ise sözcükler gerçek anlamlarını tamamen yitirmemiş olabilir. Örneğin; “Yükte hafif pahada ağır ne varsa getirin.” cümlesindeki altı çizili deyimde “yük” ve “paha” sözcüklerinin gerçek anlamlı olduğu açıktır.






Deyimler genellikle bir eylem bildirir. Bu nedenle bir eylem gibi çekimlenebilir. Bu yönüyle atasözlerinden farklılık gösterir. Atasözleri daima cümle halinde bulunup yargı bildirirlerken, deyimler mastar olarak da kullanılabilir. Örneğin “küplere binmek” deyimdir ve “sinirlenmek” anlamındadır. Mastar halinde de anlamlıdır. Ancak bu açıklamaya uymayan deyimler de vardır. Örneğin, “Dün az kalsın kaza yapıyordum.” cümlesinde altı çizili söz deyim olarak verilmiş. Biz bu deyimi “az kalmak” şeklinde mastar olarak kullanamayız. Aslında bir eylem de bildirmeyen bu tür sözler, deyimlerin genel niteliklerine pek uymaz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://haylazlarforum.yetkinforum.com
My Love...
Haylazcıx Admin :)
Haylazcıx Admin :)
My Love...


Kadın Mesaj Sayısı : 542
Doğum tarihi : 06/10/95
Yaş : 29
Nerden : oRDan ßuRDann
Lakap : Sarı
Ruh Hali : Sözcükte Anlam Acili10
Başarı Puanı :
Sözcükte Anlam Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Sözcükte Anlam Right_bar_bleue

Seviye :
Sözcükte Anlam Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Sözcükte Anlam Right_bar_bleue

İleti : SaRııll $eqR !!
Kayıt tarihi : 10/08/08

Sözcükte Anlam Empty
MesajKonu: Geri: Sözcükte Anlam   Sözcükte Anlam Icon_minitimePerş. Tem. 02, 2009 3:58 am

ATASÖZÜ


Yıllar önce söylenmiş, dilden dile aktarılarak günümüze kadar gelmiş, öğüt bildiren, genel kural niteliği taşıyan söz öbekleridir. Genellikle kesin bir yargı bildiren cümleler biçiminde görülür.






Atasözlerinin söyleyeni belli değildir. Sadece mecaz anlam veren atasözü olabileceği gibi, sadece gerçek ya da hem gerçek hem mecaz anlam taşıyanlar da vardır. Örneğin; “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.” atasözü sadece mecaz; “Dost ile ye iç, alışveriş etme.” sadece gerçek”; “Taşıma su ile değirmen dönmez.” hem gerçek hem mecaz anlam verir.


SESTEŞ (EŞSESLİ) SÖZCÜKLER


Yazılışları aynı, anlamları arasında hiçbir ilgi bulunmayan sözcüklerdir. Örneğin;



Bir gül de içimiz aydınlansın.



Bu gül bahçesini çok severim.



cümlelerinde altı çizili sözlerin yazılışları aynıdır. Ancak birincisi eylem, diğeri çiçek ismi olan bu sözler arasında hiçbir anlam ilgisi yoktur. Öyleyse bunlar sesteş sözcüklerdir.


ÖZDEYİŞ (VECİZE)


Kim tarafından söylendiği bilinen özlü sözlerdir. Genellikle evrensel nitelikler gösterir.



Düşünüyorum, öyleyse varım.



Descartes


YANSIMA SÖZCÜKLER


Doğada duyulan seslerin taklit edilmesiyle oluşan sözcüklerdir. Bu sözcüklerde ses-anlam ilişkisi güçlüdür. Bu tür sözcükler sese dayalı olduğundan çoğu dilde benzerlik gösterir.






Çalılıktan çıtır çıtır sesler geliyordu.



Köpek acı acı havlıyordu.



Su şırıl şırıl akıyordu.



cümlelerinde altı çizili sözler yansımadır.






Yansıma sözcüklere benzeyen ancak ses ilgisi bulunmadığından yansıma denmeyen sözcükler de vardır.






Güneş pırıl pırıl parlıyordu.



Işıl ışıl bir güne merhaba dedik.



cümlelerinde altı çizili sözler sese dayalı olmadığından yansıma değildir.


İKİLEME


Sözün anlamını pekiştirmek, onu zenginleştirmek ya da değişik anlam ilgileri oluşturmak için iki sözün bir araya getirilmesiyle oluşan söz öbeğidir. İkilemeler yapıca ve anlamca farklılıklar gösterir.










a. Aynı sözcüğün tekrarıyla yapılabilir.



Usul usul sınıfı terk etti.



Koşa koşa geldi.










b. Yakın anlamlı sözcüklerin tekrarıyla yapılabilir.



Yalan yanlış sözlerle ortalığı karıştırdı.



Artık kimsede ar namus kalmadı.










c. Karşıt anlamlı sözcüklerin tekrarıyla yapılabilir.



Aşağı yukarı iki aydır kimse uğramadı buraya.



İşin aslını er geç öğreneceğim.










d. Biri anlamlı biri anlamsız sözcüklerle yapılabilir.



Eğri büğrü yollardan denize ulaştık.



İçeriye ufak tefek bir adam girdi.









e. Her ikisi de anlamsız sözcüklerle yapılabilir.



Ivır zıvır eşyaları tavan arasına kaldırdık.



Böyle eften püften sebeplerle oyalama beni.










f. Sözcüklerden biri ya da her ikisine ekler getirilerek yapılabilir.



Beni baştan aşağı şöyle bir süzdü.



Onunla başa baş mücadele etti.



Her ikileme cümleye değişik bir anlam katar.



Yüzüme acı acı gülümsedi. (kuvvetlendirme)



Gideli aşağı yukarı iki gün oldu. (ihtimal)



Ivır zıvır eşyaları atın. (değersiz)



Caddede sıra sıra ağaçlar vardı. (çokluk)


AD AKTARMASI


Benzetme ilgisi kurmadan bir sözün başka bir söz üzerine kullanılmasıdır. Bunda, parça söylenip bütün, genel söylenip özel çağrıştırılabilir.



Biz hilale şan arayan gemicileriz.” dizelerinde “hilal” sözü bayrak yerine kullanılmıştır.



“Bu derste Fikret’i okuyacağız.” sözünde “Fikret” sözü Fikret’in şiirleri anlamında kullanılmıştır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://haylazlarforum.yetkinforum.com
 
Sözcükte Anlam
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Haylazlar Forum :: ...::Haylazlar Kütüphanesi::...  :: Soru KitapLarı-
Buraya geçin: